 |
Sauron Kimdir? İkinci Çağ’da Orta Dünya’nın En Büyük Aldatmacası |
Karanlığın En Sadık Hizmetkârı Kim Bu Sauron?
Orta Dünya’nın tarihinde, belki de Morgoth’tan (yani Melkor’dan) sonra en çok korkulan isim şüphesiz Sauron’dur. Birçoğumuz onu Üçüncü Çağ’daki o göz formundan, yani Peter Jackson’ın filmlerindeki haliyle tanıyoruz. Ama hey, bu adamın aslında ne kadar karmaşık bir geçmişi olduğunu biliyor musunuz? Özellikle İkinci Çağ… Vay canına, o dönemde Sauron resmen manipülasyon sanatının ustası olarak karşımıza çıkıyor!
İkinci Çağ’da Sauron’un yaptıklarını anlamak, aslında tüm Orta Dünya tarihinin nasıl şekillendiğini kavramak demek. Çünkü bu dönem, onun sadece bir “kötü adam” değil, zeki bir stratejist olduğunu gösteren olaylarla dolu. Peki, Melkor’un en gözde öğrencisi, efendisinin yokluğunda nasıl bir yol izledi? O meşhur Annatar kimliğiyle neler yaptı? Hadi gelin, karanlıkların derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkalım.
{tocify} $title={İçindekiler}
Melkor’un Gölgesinden Çıkış: Sauron’un Başlangıcı
Sauron, aslında Arda’nın (yani Orta Dünya’nın içinde bulunduğu dünyanın) yaratılışından beri var olan bir varlık. Orijinal ismi Mairon olan bu Maia, başlangıçta demircilik ve düzen tanrısı Aulë’nin hizmetindeydi. Düzene olan saplantısı, ironik bir şekilde onu kaosa sürükledi. Çünkü Melkor’un (sonradan Morgoth olarak anılacak) vaatleri karşısında direncini kaybetti.
Biliyor musunuz, Birinci Çağ boyunca Angband’ın komutanı olarak görev yapan Sauron, Melkor’un en güvenilir yardımcısıydı. Peki, patron gidince ne oldu? Birinci Çağ’ın sonunda Melkor Boşluk’a sürüldüğünde, Sauron aslında pişmanlık gösterip affedilmeyi düşündü! Ama sonra… eh, kibri galip geldi diyelim. Eonlar (efsanevi zaman ölçüleri) boyunca biriktirdiği güç ve bilgiyi tek başına kullanmak fikri fazla çekici gelmiş olmalı.
İkinci Çağ’ın Başlarında Sauron: Stratejik Bekleyiş
İkinci Çağ başladığında Sauron bir süre ortalarda görünmedi. Neredeydi biliyor musunuz? Muhtemelen Rhûn veya Mordor civarında, planlarını yapıyordu. Bu dönem, onun için bir stratejik bekleyiş dönemiydi. Evet, Melkor gitmiş ve Valar (tanrılar) Orta Dünya’yı biraz kendi haline bırakmıştı. Tam da fırsatların adamı Sauron için uygun zaman!
Yaklaşık İkinci Çağ’ın 500. yıllarında, Mordor’u kendine üs olarak seçti. Neden Mordor? Çünkü volkanik dağlar (özellikle Orodruin, yani Hüküm Dağı) güçlü büyüler için mükemmel bir enerji kaynağıydı. Ayrıca stratejik konumu da harikaydı – doğudaki sadık kullarına yakın, batıdaki düşmanlarından ise yeterince uzak! Burada sessizce gücünü toplarken, Barad-dûr’un (Kara Kule) inşasına başladı. Bu kuleyi yaparken bile gelecekteki büyük planı için bir temel atıyordu aslında.
Annatar: “Hediye Lordu”nun Muhteşem Aldatmacası
İşte asıl olay burada başlıyor! Sauron’un en parlak stratejisi, kendini “Annatar” olarak tanıtmasıydı. Bu Quenya dilinde “Hediyeler Lordu” anlamına geliyor. Kulağa ne kadar da masum geliyor, değil mi? İkinci Çağ’ın 1200’lü yıllarında Sauron, fiziksel formunu değiştirerek (evet, bunu yapabiliyordu) yakışıklı ve bilge bir Elf lordu görünümüne büründü.
Bu yeni kimlikle, Orta Dünya’daki Elflere gitti. “Hey çocuklar, ben Valar’dan geliyorum, size bilgi ve beceri hediye etmek için buradayım!” gibi bir şey söyledi. Çoğu Elf ona inandı, çünkü… yani, kim bedava bilgi ve güç reddeder ki? Özellikle de bu kadar karizmatik birinden gelince!
Lindon’daki Gil-galad ve Imladris’teki Elrond gibi bazı akıllı Elfler ona güvenmedi. Hatta Galadriel bile onun gerçek niyetini sezip uzak durdu. Ama Eregion’daki Noldor Elfleri, özellikle de Gwaith-i-Mírdain (Mücevher Ustaları Loncası) ve liderleri Celebrimbor, Annatar’ın bilgisine bayıldılar. Çünkü bu Elfler zanaatkârlıklarıyla gurur duyuyorlardı ve Annatar onlara daha da ileriye gitmeleri için “yardım” ediyordu.
Güç Yüzüklerinin Yaratılışı: Sauron’un Asıl Planı
Annatar, yaklaşık 400 yıl boyunca Eregion’daki Elflere öğretmenlik yaptı. İnanabiliyor musunuz? Dört yüzyıl sabırla bekledi! Bu sürede onlara pek çok şey öğretti, ama özellikle bir konuya odaklandı: Güç Yüzükleri.
Sauron, Elflere bu yüzüklerin Orta Dünya’yı korumak ve güzelleştirmek için olduğunu söyledi. Aslında amacı, bu yüzükler aracılığıyla tüm Orta Dünya halklarını kontrol etmekti. Celebrimbor ve ekibi İkinci Çağ’ın 1500’lü yıllarında ilk Güç Yüzüklerini yaptılar. Bunlar o kadar güçlüydü ki, kullanıcılarına neredeyse ölümsüzlük sağlıyordu.
Ancak Sauron’un planında bir sorun çıktı. Celebrimbor, en güçlü üç yüzüğü (Narya, Nenya ve Vilya) gizlice ve Sauron’un yardımı olmadan yarattı. Bu Üç Yüzük, Elfler için özel yapılmıştı ve Sauron’un doğrudan müdahalesi olmadığı için onun kötü etkisinden biraz daha uzaktı.
Tek Yüzük: Hepsini Kontrol Edecek Güç
İşte tam bu noktada Sauron, “Tamam, artık maske düşsün” dedi (muhtemelen daha dramatik bir şekilde). İkinci Çağ’ın 1600’lü yıllarında, gizlice Mordor’a döndü ve Orodruin’de, yani Hüküm Dağı’nın ateşlerinde Tek Yüzük’ü dövdü.
“Hepsini yönetecek bir yüzük, hepsini bulacak, hepsini bir araya getirecek ve karanlıkta birleştirecek…” İşte bu Tek Yüzük, Sauron’un kendi özünün büyük bir kısmını içeriyordu. Bu onun en zekice hamlesiydi: Diğer tüm Güç Yüzüklerini kontrol edebilecek bir meta-yüzük yaratmak!
Ama bunu yaparken aslında kendisini de riske attı. Gücünün çoğunu yüzüğe koyarak, kendisini ona bağımlı hale getirdi. Yüzük yok olursa, onun gücü de büyük ölçüde azalacaktı. Klasik bir “tüm yumurtaları aynı sepete koyma” vakası!
Sauron Tek Yüzük’ü takar takmaz, diğer yüzüklerin taşıyıcıları onun gerçek kimliğini anladılar. Celebrimbor, hemen Üç Yüzük’ü sakladı ve Sauron’a karşı koymaya hazırlandı. Ama artık çok geçti…
Savaş ve Yıkım: Eregion’un Düşüşü
Sauron öfkelendi ve İkinci Çağ 1693’te ordularıyla Eregion’a saldırdı. Şehir düştü, Celebrimbor işkenceyle öldürüldü ve diğer yüzüklerin yerini söylemesi için zorlandı. Dokuz Yüzük’ü ele geçiren Sauron, bunları daha sonra insanlara dağıtacaktı. Yedi Yüzük de cücelere verildi, ama onlar üzerinde tam bir kontrol sağlayamadı. Cüceler biraz inatçıdır, ne diyeyim.
Celebrimbor Üç Yüzük’ün yerini söylemediği için, bu yüzükler güvende kaldı. Biri Gil-galad’a, sonra Elrond’a; diğeri doğrudan Galadriel’e; üçüncüsü ise başka bir Elf olan Círdan’a verildi (ki o da daha sonra bunu Gandalf’a verecekti).
Böylece Sauron, resmen “Yüzüklerin Efendisi” unvanını kazandı. Ama planı tam olarak başarılı olmamıştı, çünkü Üç Yüzük onun kontrolünden uzaktı.
Númenor’un Düşüşü: Sauron’un En Büyük Aldatmacası
Eregion’u yok ettikten sonra Sauron, Orta Dünya’nın büyük bölümünü kontrol etmeye başladı. Ama batıda, denizin ötesinde güçlü bir insan krallığı vardı: Númenor.
İkinci Çağ’ın 3262. yılında, Númenor Kralı Ar-Pharazôn, Sauron’a meydan okumak için Orta Dünya’ya geldi. Sauron, bir savaşı kazanamayacağını anlayınca, yine o eski numarasına başvurdu: Manipülasyon.
Ar-Pharazôn’un önünde diz çökerek teslim oldu ve esir olarak Númenor’a götürülmeyi kabul etti. Kulağa garip geliyor, değil mi? Ama bu, Sauron’un en sinsi planıydı.
Númenor’da, zamanla kralın baş danışmanı haline geldi. Ar-Pharazôn’a ölümsüzlüğün sırrını bildiğini söyledi ve onu Melkor’a (Morgoth’a) tapmaya ikna etti. “Ölümsüzlüğü ancak Karanlık Lord’a taparak kazanabilirsin” dedi. Büyük bir yalan!
En sonunda, Ar-Pharazôn’u “Ölümsüz Topraklar’a” (Valinor) saldırması için kışkırttı. Bu, Valar’ın doğrudan müdahalesine yol açtı. Númenor yok edildi, Ar-Pharazôn ve ordusu sonsuza dek hapsedildi, ve Sauron’un fiziksel formu da bu felakette yok oldu.
Ama Sauron ölmedi! Ruhu Mordor’a döndü ve yeniden fiziksel form aldı, ancak artık güzel görünme yeteneğini kaybetmişti. Artık korkunç, kara bir lord olarak görünüyordu – içi dışına çıkmıştı adeta.
Son İttifak ve İkinci Çağ’ın Sonu
Númenor’un yıkımından kurtulan sadık insanlar, Gondor ve Arnor krallıklarını kurdular. Elendil ve oğulları Gil-galad ile birleşerek “Son İttifak”ı oluşturdular.
İkinci Çağ’ın 3441. yılında, Son İttifak Sauron’u yendi. Elendil ve Gil-galad savaşta öldüler, ama Elendil’in oğlu Isildur, babasının kırık kılıcı Narsil’i kullanarak Sauron’un parmağından Tek Yüzük’ü kesti.
Sauron’un fiziksel formu yine yok oldu ve İkinci Çağ sona erdi. Ama Yüzük yok edilmediği için, Sauron’un ruhu hayatta kaldı ve Üçüncü Çağ’da yeniden güç kazanmaya başladı.
Sauron’un Mirası: İkinci Çağ’ın Karanlık Güzelliği
İkinci Çağ’daki Sauron, basit bir kötü adam değildi. O, stratejik deha ve manipülasyon ustasıydı. Kendini “Annatar” olarak tanıtması, Güç Yüzüklerinin yaratılması ve Númenor’un düşüşü – bunların hepsi, onun uzun vadeli ve sabırlı planlarının sonuçlarıydı.
En çarpıcı yanı, Sauron’un asla kaba kuvvete güvenmemesiydi. Evet, güçlüydü, ama gerçek gücü zekasında ve ikna kabiliyetindeydi. En büyük başarılarını, düşmanlarını kendi kendilerini yok etmeye ikna ederek kazandı.
İkinci Çağ, Sauron’un “Yüzüklerin Efendisi” olarak yükselişinin ve düşüşünün çağıydı. Ama bu düşüş, sadece geçici bir geri çekilmeydi. Üçüncü Çağ’da, Tek Yüzük bulunana kadar, karanlığın gölgesi yeniden Orta Dünya üzerine çökecekti.
Sık Sorulan Sorular
Sauron neden kendini “Annatar” olarak tanıttı?
Sauron, Elflerin güvenini kazanmak için kendini “Hediyeler Lordu” anlamına gelen Annatar olarak tanıttı. Bu kimlikle, bilgi ve beceri “hediyeleri” sunarak Elflere yaklaştı ve onları Güç Yüzüklerini yapmaya ikna etti.
Sauron’un Melkor’dan (Morgoth) farkı nedir?
Melkor evrenin yaratılışından beri var olan bir Vala (tanrı) iken, Sauron onun hizmetkârı olan bir Maia’dır (alt tanrı). Melkor kaos ve yıkımdan zevk alırken, Sauron düzen ve kontrole obsesifti. Melkor’un motivasyonu nihilizm iken, Sauron’unki dünyayı “düzene sokmak”tı – kendi kurallarına göre tabii.
### Güç Yüzükleri tam olarak ne işe yarıyordu?
Güç Yüzükleri taşıyıcılarına uzun ömür, görünmezlik ve büyülü güçler sağlıyordu. Elf yüzükleri yaratma ve koruma gücü verirken, Cüce yüzükleri zenginlik getiriyordu. İnsan yüzükleri ise taşıyıcılarını yavaşça Nazgûl’e (Yüzük Tayfları) dönüştürdü.
### Sauron nasıl hem yenildi hem de hayatta kaldı?
Sauron’un özünün büyük bir kısmı Tek Yüzük’e bağlıydı. Bu yüzden fiziksel formu yok edilse bile, Yüzük var olduğu sürece ruhu hayatta kalabiliyordu. Ancak gücünün çoğunu kaybediyor ve yeniden form almak için uzun zaman harcaması gerekiyordu.
### Númenor tam olarak neden yok oldu?
Númenor, Sauron’un kışkırtmasıyla Valinor’a (Ölümsüz Topraklar) saldırdığında, doğrudan tanrıların (Valar) gazabını üzerine çekti. Eru Ilúvatar (yüce tanrı) bizzat müdahale etti ve Númenor’u denize gömdü. Bu, insanların kibirlerinin ve ölümsüzlük arzularının bedeliydi.
### Tek Yüzük neden bu kadar güçlüydü?
Tek Yüzük, Sauron’un kendi özünün büyük bir kısmını içeriyordu. Bu nedenle diğer tüm Güç Yüzüklerini kontrol edebiliyordu. Ayrıca taşıyıcısına, Sauron’un gücünün bir kısmını kullanma yeteneği veriyordu – ancak sonunda taşıyıcıyı da yozlaştırıyordu.
Kaynaklar:
1. Tolkien, J.R.R. “Silmarillion”
2. Tolkien, J.R.R. “Yüzüklerin Efendisi: Ek Bölümler”
3. Tolkien, J.R.R. “Tamamlanmamış Öyküler”
4. Tolkien, Christopher. “Orta Dünya’nın Tarihi” serisi